Kasıtlı Yapmak Ne Demek? “Yanlışlıkla” Masalına Artık İnanmıyorum
Açık konuşayım: “Kasıtlı yapmak” denildiğinde çoğu kişi konuyu anında yumuşatır, “Ama niyetim iyi” diye kaçış kapısı arar. Oysa kasıt, yastığın altına saklanan bir niyet değil; bilerek ve isteyerek yapılan, sonuçlarını öngörüp yine de tercih edilen bir eylemdir. Kulağa sert mi geliyor? Öyle gelmeli. Çünkü “kasıtlı yapmak ne demek?” sorusunu ezber tanımlarla değil, hayatımızdaki gerçek yüzüyle konuşmadıkça, hiçbir sorumluluk kültürü oluşmayacak.
Kavramın Çekirdeği: Niyet + Bilgi + İrade
“Kasıtlı yapmak ne demek?” sorusunun yalın cevabı şudur: Sonucu bilerek ve isteyerek eylemde bulunmak. Üç parçalık bir mekanizma çalışır:
Niyet: Eylemin yönü. Ne amaçladığın.
Bilgi (öngörü): Ne olacağını, en azından makul biçimde, bilebilecek durumda olmak.
İrade: Buna rağmen (ya da tam da bunun için) düğmeye basmak.
Bu üçlüden biri eksildikçe kasıt tartışmalı hâle gelir. Ama tam tersine—özellikle sonuçları görüp “devam” dediğinde—kasıt ağırlaşır. Buradaki kritik yanılgı şu: Kasıt yalnızca “kötü niyet” değildir. İyi niyet söylemi, sonuçların bilincini ve seçimini ortadan kaldırmaz.
Kasıtın Zayıf Karnı: Ölçülemeyen Niyet, Kayıtlı Davranış
Kasıtın en tartışmalı yönü, niyeti ölçmenin zorluğudur. Kimse zihnini röntgenle göstermez. Peki nasıl anlarız? Söze değil, izlere bakarız: tekrar eden davranışlar, çıkar ilişkileri, saklanan veriler, atılan imzalar, kullanılan tasarımlar. “Ben öyle düşünmemiştim” demek, davranışın ürettiği sonucu ortadan kaldırmaz. Niyet beyanı bir savunma cümlesidir; kasıt analizi ise delil ve örüntü işidir.
İşte burada rahatsız edici gerçek yüzünü gösterir: Şirketler “kullanıcı deneyimi” diyerek karanlık desenler (dark patterns) tasarlar; politikacılar “kamusal yarar” diyerek eşitsiz çıkarları büyütür; içerik üreticileri “sadece etkileşim” diyerek kutuplaşmayı besler. Bunların çoğu “yanlışlıkla” olmaz. Planlanır.
Kasıt ≠ Kazayla Karıştırılan Konfor
Kasıtlı yapmak ne demek, kazadan nasıl ayrılır? Kaza öngörülemezlik içerir; kasıt ise hesap ister. Aradaki gri alan “bilinçli ihmalkârlık”tır: Sonucu görmek mümkünken bakmamayı, gereğini yapmamak üzere bilerek seçersin. Bu hâl sürdükçe, “kaza” demek artık yalın bir yalan olur.
Provokatif soru: Bir platform, nefret içeriğinin daha fazla tıklama getirdiğini biliyor ve buna rağmen “yanlışlıkla” yayıldığını söylüyorsa, sizce bu kaza mı, kasıt mı?
Gri Alanın Anatomisi: “İyi Niyet” Kalkanı ve Sorumluluk Açığı
“İyi niyet” çoğu zaman bir kalkan gibi kullanılır. Ama iyi niyetin kanıtı, sonuçlara yapılan müdahaledir. Yani:
— Sonuçları biliyorsun.
— Elinde önlem var.
— Yine de uygulamıyorsun.
Bu tablo “iyi niyet” değil, kirli konfordur. Çünkü bedeli başkalarına ödeten bir rahatlıktır. Kasıtlılığın toplumsal faturası, mağdurlara “sabır”, faille ortaklara “kâr”, kurumsal yapılara ise “meşruiyet” yazar.
Hukuk, Etik ve Gündelik Hayat: Üç Ayrı Lens
Hukuk, kasıtı teknik olarak tanımlar; etik, niyeti ve sonucu birlikte tartar; gündelik hayat ise somut seçimlerimizde gerçeği açığa çıkarır. Bir eylem hukuken “kasten” sayılmayabilir; ama etik düzlemde açıkça kasıtlıdır—çünkü bilerek ve isteyerek zarar potansiyelini tercih etmişsindir. “Ama herkes böyle yapıyor” cümlesi, en fazla yaygınlaşmış kasıt demektir.
Provokatif soru: Bir ürün ekibi, bağımlılık döngüsü yaratacak bildirim mimarisi kurduğunda, amacın “kullanıcıyı elde tutmak” olduğunu bilirken, bu yalnızca “agresif pazarlama” mıdır—yoksa kasıtlı olarak dikkat sömürüsü?
Kasıtlı Yapmak Ne Demek? Beş Kriterle Hızlı Test
1) Bilgi: Sonuçları biliyor veya makul biçimde öngörebiliyor muydun?
2) Alternatif: Daha güvenli/adil seçenek elinin altındaydı ve seçmedin mi?
3) Tekrar: Aynı davranış alışkanlığa, tasarıma, sürece mıhlandı mı?
4) Şeffaflık: Paydaşlardan saklanan veriler ya da riskler var mı?
5) Teşvik: Kötü sonucu sürdürmeyi ödüllendiren prim, bonus, puan, algoritma var mı?
Bu beşli “evet”e yaklaştıkça, kasıt sinyali güçlenir. “Bilmiyordum” savunması, bilgiye erişim bilerek kısıtlandıysa zaten baştan çöker.
Zayıf Yönler ve Tartışmalı Noktalar: Niyet Okuma Tuzağı
Evet, kasıt analizinin zayıflığı niyet okuma riskidir. Bu yüzden iddiamız davranışa ve sisteme dayanmalı. Kişiyi “kötü insan” ilan etmek ucuz kolaylık; asıl mesele, kötü sonucu üretmek üzere tasarlanmış seçimleri teşhir etmek. Kasıt kişiselleştirilince sistem aklanır; oysa çoğu zaman kasıt, bireylerin toplamından önce, teşviklerin mimarisinde saklıdır.
Okuru Yerinden Kaldıracak Sorular
— “Yanlışlıkla” dediğin şeyler, kaçıncı tekrarından sonra kasıt olur?
— Bir ekibin “bilmiyorduk” deme hakkı, veriye erişimi sınırsızken gerçekten var mı?
— İyi niyet, kötü sonucu sürdürmeye devam ediyorsa hâlâ iyi midir?
— Kârı özelleştirip zararı toplumsallaştıran kararlar, hangi sözle kaza kategorisine sığar?
Harekete Geçme Çerçevesi: Kasıtla Yüzleşmenin Üç Adımı
Şeffaflaştır: Süreçleri, metrikleri, tasarım kararlarını görünür kıl. Gölgeyi dağıtmanın ilk yolu ışık açmaktır.
Teşvikleri Düzelt: Yanlış davranışı ödüllendiren primleri kes; doğru davranışı anlamlı biçimde ödüllendir.
Geri Dönüş ve Telafi: Kasıtlı sonuç üreten tasarım/kararları geri al; somut telafi mekanizması kur.
Son Söz: Kasıt, Vicdanın Biyometrik Kilidi Değil—Günlük Seçimdir
Kasıtlı yapmak ne demek? Masum bir sözlük maddesi değil, kararların omurgası demek. “Niyetim iyiydi” cümlesini sihirli değnek sanmayı bırakıp, sonuçlara ve tekrar eden tercihlere bakma zamanıdır. Bugün atılan küçük bir imza, yarın yüzlerce insanın hayatında büyük bir gölgeye dönüşebilir. Soruyu hatırla: Öngördün mü? Alternatifin var mıydı? Yine de seçtin mi? Cevabın “evet”e yaklaştıkça, kasıt artık bir ihtimal değil, senin adınla imzalanmış bir gerçektir.