İçeriğe geç

Hanefi ve Şafi ne demek ?

Merhaba sevgili okur! Bugün biraz gülelim, biraz düşünelim dedim. Konumuz öyle “ne yesek, nereye gitsek” türünden değil; çok daha derin ama bir o kadar da eğlenceli bir mesele: Hanefi ve Şafi ne demek?

Şimdi sen de “Hocam bu konudan nasıl mizah çıkar?” diye düşünüyorsun belki… Ama merak etme, hem bilgi vereceğiz hem gülümseteceğiz. Sonuçta din, hayatın içinde; biraz tebessümle anlatıldığında hem kalbe hem akla daha iyi yerleşir, değil mi?

Hanefi mi Şafi mi? Kahvede başlayan kadim tartışma!

Bir sabah kahvede otururken Hasan’la Ayşe karşı karşıya gelmişti.

Hasan, elinde çayı, ciddi ciddi anlatıyordu:

“Bak Ayşe, ben Hanefi’yim. Bizim mezhep mantık üzerine kurulu, analiz, sistem, plan… Biz stratejik düşünürüz.”

Ayşe de gülerek cevapladı:

“Biz de Şafi’yiz Hasan. Bizimkisi kalpten gelir. Empati, duygu, bağlantı… Biz biraz ilişki odaklıyız. Siz Excel tablosu gibisiniz, biz şiir defteri.”

İşte o anda kahvede çay karıştıran herkes tebessüm etti. Çünkü fark, aslında hem derindi hem de insana dair.

Hanefi ve Şafi Ne Demek, Gerçekten?

Ciddiyetle ama tebessümle açıklayalım.

Hanefi ve Şafi, İslam dinindeki dört büyük Sünni mezhepten ikisidir.

Hanefi Mezhebi, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin görüşlerine dayanır.

Şafi Mezhebi ise İmam Şafii’nin öğretilerinden doğmuştur.

Farkları mı?

Kısaca söyleyelim: Hanefiler biraz daha “mantık ve kıyas” temelli düşünür, Şafiler ise “nas yani doğrudan kaynak” merkezlidir.

Ama bu fark, günlük hayatta genellikle ibadet şekillerinde ve bazı uygulamalarda küçük detaylara yansır.

Mesela:

Hanefiler ellerini bağlarken göbek altında tutar, Şafiler göğüs hizasında.

Hanefiler gusülde niyet etmeyi farz saymaz, Şafiler sayar.

Ama sonuçta, ikisi de “aynı yolun yolcusu”; sadece haritayı farklı renkte çizen iki grup gibi.

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Yaklaşımları

Hasan diyor ki:

“Ben Hanefi’yim çünkü sistematik düşünmeyi severim. Namazda eller nereye bağlanacak, su nasıl değecek, net olmalı! Kılavuz isterim.”

Ayşe gülüyor:

“Biz Şafilerde biraz daha kalp ön planda Hasan. Her şeyin bir duygusal yanı var. Sadece ‘nasıl yapılır’ değil, ‘niye yapılır’ da önemli.”

İşte tam burada mizah başlıyor:

Hanefi Hasan’ın elinde cetvel, “şu kadar su yetmez!” derken, Şafi Ayşe “önemli olan içtenlik Hasan!” diye cevap verir.

Sonunda ikisi de abdestini alır, namazını kılar; biri stratejisiyle, diğeri kalbiyle.

Ve ikisi de sonunda aynı huzuru bulur. Çünkü asıl mesele mezhep farkı değil, niyetin samimiyetidir.

Mizahi Bir Gerçek: “Hanefi mi Şafi mi?” Sorusuna Verilen Efsane Yanıtlar

Bir gün biri sorar:

— “Sen Hanefi misin, Şafi mi?”

Öteki cevap verir:

— “Ben kahvaltıya göre değişiyorum!”

Bir başkası:

— “Hanefi’yim ama Şafi arkadaşlarımla kahvaltıya giderim.”

Bu espriler, aslında insanların farklılıklarına hoşgörüyle bakabilmesinin bir göstergesi. Çünkü gerçek mizah, yargılamadan gülümsetmektir.

İki Mezhep, Tek Kalp

Gerçek şu ki, Hanefi ve Şafi mezhepleri İslam’ın zenginliğidir. Farklı düşünce biçimlerinin aynı inançta buluşması, aslında insan doğasının bir yansımasıdır.

Erkeklerin “mantık” yönüyle kadınların “empati” yönü birleşince, ortaya denge çıkar.

Hanefiler “düşün, analiz et” derken, Şafiler “hisset, bağ kur” der.

Ve bu ikisi bir araya geldiğinde din sadece bir kurallar bütünü olmaktan çıkar, yaşayan bir dengeye dönüşür.

Bugünün Dünyasında Hanefi ve Şafi Olmak

Modern dünyada artık mesele sadece “hangi mezheptensin” değil, “nasıl bir insansın” sorusuna dönüşüyor.

Hanefi bir yazılımcı, kodun düzenine hayran olabilir.

Şafi bir öğretmen, öğrencilerinin kalbine dokunabilir.

Her biri kendi yolunda doğruyu arar; biri akılla, biri duyguyla.

Belki de bugünün gençliği için bu fark, mezheplerin teknik ayrımından çok daha fazlasıdır: Düşünce biçimimizi anlatır.

Sonuç: Mizah, Merhamet ve Mezhep Arasında Bir Köprü

Hanefi ve Şafi farkı, kavga sebebi değil; konuşma sebebi olmalı. Çünkü aynı güneşin altında, farklı gölgelerimiz olabilir ama ısındığımız ışık aynıdır.

Hasan kahvesinden son yudumu alırken gülüyor:

“Ben Hanefi olarak stratejik düşünüyorum: Bir bardak daha çay şart.”

Ayşe gülüyor:

“Ben Şafi olarak empati kuruyorum: Çaycıyı da çağırayım, yalnız kalmasın.”

İşte aradığımız denge bu.

Farklı düşünceler, aynı tebessüm.

Peki siz hangi taraftasınız sevgili okur?

Daha stratejik mi, daha empatik mi düşünüyorsunuz?

Yorumlara yazın, bakalım Hanefi mi baskın, Şafi mi?

Ama söz, kimse kimseye kızmayacak… sadece birlikte güleceğiz! 😄

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet güncel girişsplash